"8 Mart Dünya Kadınlar Günü" Fizik Kulübü tarafından “Akademik Dünyada Kadın Olmak” paneli gerçekleştirildi

 İ.Ü. Fen Fakültesi Fizik Kulübü’nün düzenlediği Akademik Dünyada Kadın Olmak paneli 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar gününde Prof. Dr. Engin Arık seminerleri kapsamında Cuma günü saat 14.00 de Engin Arık Dershanesinde gerçekleştirildi.



Bu yıl düzenlenen ilk panelde İ.Ü. Fen Fakültesi Fizik Kulübü Başkanı (Moderatör) Çisem İlayda İNCİ,
 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün tarihçesini şu cümleler ile anlattı: “8 Mart 1857 yılında konfeksiyon ve tekstil fabrikalarında çalışan 40.000 işçinin insanlık dışı çalışma koşullarına karşılık başlattığı grev sonucunda, polisin saldırısıyla çıkan yangında çoğu kadın 129 işçi can vermiştir. Bunun üzerine 1910 yılında Danimarka’nın Kopenhag kentindeki kadınlar toplantısında Clara ZETKIN, bu yangında yaşamını yitiren 129 kadın işçinin anısına 8 Mart gününün Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak kutlanmasını önermiştir. Kadın hakları hareketini, özellikle oy hakkını onurlandırmayı amaçlayan Kadınlar Günü önerisi oy birliği ile kabul edilmiştir. 1975 yılında Dünya Kadınlar Yılı’nı ilan eden Birleşmiş Milletler Örgütü, 16 Aralık 1977 tarihinde 8 Mart’ın tüm kadınlar için, Dünya Kadınlar Günü olarak kutlanmasını kararlaştırmıştır. ‘’Daha sonrasında panelde konuşma yapacak olan hocaları tanıttı. 


İlk panelist Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümünden Doç. Dr. Tuba GÜNEL konuşmasında

 “Dünya Emekçi Kadınlar günü adına yapılan bu anlamlı toplantı davetiniz için öncelikle teşekkür etmek istiyorum. Toplumsal farkındalık yaratmak adına kadının sosyal hayattaki yeri ve önemini güçlendirmeye yönelik bu tip faaliyetleri çok önemli buluyorum.” sözleriyle başladı. GÜNEL sonrasında;

“Temel Bilimler alanında çalışan bir akademisyen olmama rağmen özellikle kadın sorunlarıyla ilgili olan sosyal sorumluluk projelerine destek vermeye çalışıyorum. Bu bağlamda gerçekleştirdiğimiz bir Avrupa Birliği Projesi olan kadına yönelik şiddeti azaltmayı hedefleyen “Emniyetteyim” projesi benim için çok değerlidir. Maalesef ülkemizde hala kanayan yara olarak şiddet gören kadınların sayısı az değildir.
Özellikle toplumun eğitim seviyesi ile birlikte şiddet gören kadın sayısının azaldığı tespit edilmiştir. Eğitim seviyesi yüksek olan bölgelerde bu oran anlamlı olarak daha azdır. Sosyo-ekonomik düzeyleri düşük olan ailelerde ise bu oran fazladır. Eğitim hem refah hem daha az şiddetsiz bir toplum için tek şarttır.
Bunun yanı sıra kız çocuklarının okumasına destek vermek amacıyla “Bin Yaprak” ekibinin de faaliyetlerine katılıyorum. “Bilimsel çalışmalar ve akademisyenlik”, “Akademide Kadınların Yeri” başlıklı seminerlerle rol model olabilmek ve genç kadınlarımızı bilime özendirme adına çabalarım mevcut. Bu toplantıların daha fazla artmasını çok isterim.
İstatistikler maalesef akademik derecenin yükselmesine ters orantılı olarak kadın akademisyen sayısının azaldığı yönündedir. Maalesef kadının aile içi sorumlulukları ve yükü eşinden daha fazla olduğu için akademik hayatta yönetici kademelerinde kadınlarımızı çok az görmekteyiz.“ diyerek “İsteğimiz daha az şiddet, daha fazla eğitim ve sağlıklı bir toplum için kadınlarımızın gücünün farkında olmaları ve haklarını elde etme yönündeki mücadelelerine devam etmeleridir.” sözlerini vurguladı.

Panelin ikinci konuşmacısı olan Matematik bölümünden Araş. Gör. Özlem FAYDASIÇOK konuşmasında;


 2003-2007 yılları arasında İstanbul Üniversitesi Matematik bölümünde tamamladığı Lisans eğitimi sonrasında 2007-2010 yıllarında yine matematik alanında yüksek lisansını tamamlayarak doktora programına ve akademik serüveninin 2009 ocak ayında Araştırma Görevlisi olarak İstanbul Üniversitesi Matematik bölümünde başladığını söyleyerek, Akademisyenliğin; üretmek, çalışmak, dünyayı takip ederek sürekli kendini yenilemek, ulusal ve uluslararası literatüre katkıda bulunmak ve aynı zamanda özgürlük demek olduğunu belirterek Türkiye’deki akademisyen oranlarına değindi. FAYDASIÇOK,
 “Türkiye de cinsiyetlere göre akademisyen oranlarına baktığımız zaman erkeklerin sayısının kadınlara göre daha fazla olduğunu görmekteyiz. Özellikle kariyer basamaklarını çıkarken kırılma noktaları olan doçentlik, profesörlük gibi akademik yükselmelerde kadınların sayısı gittikçe azalmaktadır. Yine Ekonomik İş birliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) kadın istihdamı ile ilgili yayınladığı rapora göre üye ülkeler arasında kadın istihdamı açısından %30 oranla en son sırada Türkiye yer almaktadır. Avrupa ülkelerinde bu oran %60 lardan fazla iken, İsveç, Norveç, İzlanda, Danimarka gibi İskandinav ülkelerinde %70 leri bulmaktadır.” dedi ve konuşmasına,
”Özellikle kadınların detaycıl, yaratıcı bakış açıları, çalışma ve iş disiplinleri göz önünde bulundurularak karar veren mekanizmaların içerisinde kadın istihdamının desteklenerek artması gerekmektedir. Şirketlerin üst düzey yöneticileri, rektör, vali gibi pozisyonlarda kadınların sayısı çok düşük seviyelerdedir. Hızla gelişen ve en çok konuşulan konuların yapay zeka, büyük data, veri analizi, derin öğrenme gibi alanların olduğu dijital dünyaya ayak uydurmak, teknoloji üretebilen bir toplum olmak için kadın erkek hep birlikte omuz omuza disiplinler arası çalışarak başarılara imza atmalı ve bilimde öncü olacak projeler geliştirmeliyiz. Bu anlamda Faydasıçok Eğitim Vakfı bünyesinde sanayide kadın görünürlüğünü arttırmayı hedefleyen kadın mühendisleri destekleyen sedefteki inciler isimli sosyal sorumluluk projesine destek vermekteyim.

 Dünya kadınlar gününü kutladığımız bugün tarihte ilk bilim insanlarına baktığımızda kadın akademisyenlerin cinsiyet dayatmalarına karşı zaman zaman zorluklar yaşadığını ama asla hiçbir zaman pes etmeyerek bugün hala hayatımızı kolaylaştıran muhteşem icatlar yaptığını ve bilim dünyasına katkıda bulunduklarını görmekteyiz.
Yine Türkiye de mühendislik, fen, tıp gibi alanlarda ilk doktora programına kayıtlı kadın akademisyenler kadınların kendi yeteneklerinin, kişisel becerilerinin farkında olmaları ve cesaret göstermeleri durumunda hem sosyal hem iş hayatında daha fazla yer alabilecekleri ve başarılı olacaklarının altını çizmişlerdir.
 Özetle, Türkiye nüfusunun yarısını oluşturan kadınların annelik ve eş rollerinin dışında başarılı, üretken ve aktif olarak iş hayatının her kademesinde yer aldığı rolleri üstlenmesi durumunda ülke olarak refah seviyesine ulaşmamız ve dünya ülkeleri arasında kendimize çok daha iyi bir konum bulmamız mümkün olacaktır.” şeklinde devam etti ve konuşmasını Ulu Önder Atatürk’ün bir sözüyle bitirdi.

“Bir toplum, bir millet erkek ve kadın denilen iki cins insandan meydana gelir. Mümkün müdür ki, toplumun bir yarısı topraklara zincirlerle bağlı kaldıkça, diğer kısmı göklere yükselebilsin!”



Son panelist Fizik bölümünden Prof. Dr. R. Burcu Çakırlı konuşmasında;


“8 Mart Dünya Emekçiler Kadınlar Günü Birleşmiş Millet tarafından tanımlanmış bir gündür. Kadınların her türlü başarılarının (sosyal, kültürel, siyasi, ekonomik vs.) hatırlatılması amacı ile kutlamaların yapıldığı bir gündür. Bende bu panele, akademik hayatımda elde ettiğim başarılarımdan bahsetmek için davet edildim.” sözleriyle başlayarak devamında;
“2000 yılında İstanbul Üniversitesi, Fen Fakültesi, Fizik Bölümü’ nden mezun oldum. İstanbul Üniversitesi Nükleer Fizik Anabilim Dalı’ nda 2001-2004 yılları arasında Yüksek Lisans, 2004-2009 yılları arasında doktora programlarını tamamladım. 2001 yılında İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi, Fizik Bölümü, Nükleer Fizik Anabilim Dalı’ nda Araştırma Görevlisi olarak işe başladım. 2009 yılında Yardımcı Doçent Doktor, 2013-2018 yılları arasında Doçent Doktor, 2018 yılında Profesör Doktor ünvanlarını almaya hak kazandım.


Bilimsel çalışmalarım Nükleer Fizik analında nükleer çekirdek yapısını üzerinedir. Deneysel çalışan bir nükleer fizikçi olarak teorik çalışmalarımda bulunmaktadır. 

Yüksek lisans ve Doktora tez çalışmalarımı Yale Üniversitesi’ nde tamamladım. Doktora öğrencisi iken CERN dahil birçok araştırma merkezlerine deney önerilerinde bulundum. CERN’ e yapılan deney önerisinin olduğu çalışmamdan bir resim, Physical Review Letters’ a kapak olmuştur.
2006 yılında, doktora öğrencisiyken, Türk Fizik Derneği tarafından verilen Prof. Dr. Şevket Erk Genç Fizikçi Ödülüne ve 2013 yılında IUPAP (International Union Pure Applied Physics) Dünyanın En İyi Genç Bilim İnsanı Ödülüne layık görüldüm. IUPAP ödülü Floransa-İtalya’ da verilmiştir. 2010-2012 yılları arasında Alexander von Humboldt Bursum bulunmaktadır. Bu burs ile Max-Planck Enstitüsü-Heidelberg-Almanya’ da bilimsel çalışmalarım olmuştur. 2014 yılında Türkiye Bilimler Akademisi GEBİP Ödülüm bulunmaktadır.
2016 yılından itibaren Avrupa Fizik Derneği Nükleer Fizik Komitesi’ nin bilim sekreterliği görevim bulunmaktadır. Amerika, Avrupa ve Asya kıtalarında bulunan farklı birçok laboratuvarlarda/enstitülerde bilimsel çalışmalar gerçekleştirdim ve halen devam etmekteyim.

Yaklaşık 100 adet yayınım, 1200 civarı atıfım bulunmaktadır. Şu anda Fen Fakültesinin en yüksek h-index değerine sahip akademisyeniyim. Her yıl ortalama üç uluslararası kongreye davetli konuşmacı olarak teklif almaktayım.” diye konuşan ÇAKIRLI son sözlerini;

“Bütün bu elde edilen başarıların altında disiplinli, planlı-programlı çalışmak yatmaktadır. Cinsiyetimden dolayı hiçbir problem yaşamadım, tam tersi avantajlarını olduğu kanısındayım. Akademik hayatta kadınların şu anda tercih sebebi olması bize avantajlar getirmektedir. Öğrencilerimize, sevgili gençlerimize, gelecek kuşaklara tavsiyem hedefledikleri noktada sistemli ve kararlı bir şekilde çalışarak sadece kendi işlerine odaklanmaları olacaktır. Bugünün işini yarına bırakmamaları en önemli noktadır. Başarılı olmak hiç uzak değildir, hayal değildir. Önemli olan kişinin kendisini disipline edebilmesidir. Yaklaşık bir yıldır Profesörüm ancak benim için her erişilen nokta yeni bir başlangıçtır. Çalışmaya tam zamanlı devam edeceğim, devam edeceğiz “diyerek konuşmasını bitirdi.

Panelistler konuşmalarını tamamladıktan sonra Fizik Kulübü Başkanı Çisem İlayda İNCİ, “Mustafa Kemal Atatürk’ün Cumhuriyeti kurarken yaptığı en büyük değişikliğin kadının mahkûm edildiği cehaletten kurtulup toplum hayatında soyutlanmadığı, kadınların hak ettikleri layık olduğu yaşama kavuşmasını sağlamıştır.” diyerek paneli Atatürk’ün şu sözüyle bitirmiştir:
’’Bizim toplumumuz için ilim ve fen lazım ise, bunları aynı derecede hem erkek hem de kadınlarımızın iktisap etmesi lazımdır.’’
Panel sonunda Fizik Kulübü Başkanı Çisem İlayda İnci tarafından panelistlere Teşekkür Sertifikası ve çiçek takdim edilmiştir.