Prof. Dr. Sehban KARTAL CERN’deki Resmi Bir Deneye “Geleceğin Dairesel Çarpıştırıcısı” Projesi İle Aday Oldu

İÜ Fen Fakültesi Fizik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sehban Kartal, Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi’nde (CERN) kurulu bulunan “Büyük Hadron Çarpıştırıcısı”nın (LHC) yerine yapılacak olan “Geleceğin Dairesel Çarpıştırıcısı” (FCC) projesi hakkında açıklamalarda bulundu.

Videoyu izlemek için aşağıdaki linkte tıklayın.

https://youtu.be/TWQOKdOz1Ic



“Geleceğin Dairesel Çarpıştırıcısı CERN’deki Tekniklerden Biri”

Geleceğin Dairesel Çarpıştırıcısı Projesi’ni anlayabilmek için CERN’deki araştırmalara neden ihtiyaç duyulduğunu bilmek gerektiğini belirten Prof. Dr. Sehban Kartal, “Bildiğiniz gibi ‘Big Bang’ adında, halk dilinde ‘büyük patlama’ denen bir modelimiz var. Bu modele göre; evren yaklaşık olarak 13.7 milyar yıl önce başlamış. Evrenin o andan itibaren genişleyerek büyüyor. Biz, evrenin 13.7 milyar yıl sonraki bir köşesindeki canlılar olarak merak ediyoruz: ‘Evren nasıl başladı? Nasıl devam ediyor? Gelecek nasıl olacak? Geçmiş nasıldı?’ Bunları görebilmek için de evrenin o ilk anına yakın dönemdeki koşulları oluşturmaya çalışıyoruz. Bunu yaparken aradığımız şeyi bulabilmek için çeşitli teknikler bulmuş oluyoruz. Geleceğin Dairesel Çarpıştırıcısı da bu tekniklerden bir tanesi olarak ortaya çıktı” dedi.


“Bu Proje İle Yeni Fizik Dönemi’ne Ulaşmayı Öngörüyoruz”

Prof. Dr. Kartal, “Bilimdeki gelişmeler sonunda biz fiziği üçe ayırıyoruz: Klasik fizik dönemi, modern fizik dönemi ve geleceğin fiziği veya Yeni Fizik. Klasik fiziği zaten liselerde okuyoruz, modern fiziği de biliyoruz. İşte bunlarla kuantum mekaniğini bir araya getirdiğimizde ortaya çıkan ‘Kuantum Alanlar Teoremi’, bizim standart model dediğimiz modelin omurgasını oluşturuyor. Bu omurganın çok önemli bir parçası eksikti: Biz bu parçaya Higgs Bozonu adını verdik. Yani, şu an gözlediğimiz ve ölçebildiğimiz, evrenin sadece yüzde 5’lik kısmını temsil ediyor. Evrenin yüzde 5’i hakkında çalışan, çok iyi çalışan, teorilerimiz var ama geriye kalan yüzde 95’i hakkında hiç fikrimiz yok demek de yanlış olur. Fikirlerimiz var ama elimizde bunları kanıtlayacak veri yok. Bu kanıtlara ‘Geleceğin Dairesel Çarpıştırıcısı’ adını verdiğimiz, İstanbul Üniversitesi olarak bizim de içinde bulunduğumuz; Türkiye’den pek çok üniversitenin de katıldığı, bir deney ile ulaşmayı hedefliyoruz. FCC deneyi ile yeni fiziğe ulaşmayı öngörüyoruz. Bütün çabamız bunun için” şeklinde konuştu. 


“Dünyanın En Uzun ve Pahalı Tüneli İnşa Edilecek”

FCC projesinin 2035-2040 arasında tamamlanmasının planlanmakta olduğunu belirten Prof. Dr. Kartal, “FCC projesi tamamlandığında 20 Milyar Euro harcanması öngörülmekte. Dünyanın en uzun tünelinden 2-3 kat uzun olacak (80-100 Km). Büyük Hadron Çarpıştırıcısından yaklaşık 10 kat daha fazla enerjiye ulaşılacak. Ülkemizin son 10 yıldır inşaat sektöründe dünya çapında aldığı projeler düşünülürse bu proje kapsamında çok önemli iş olanakları da ortaya çıkacak. Daha CDR aşamasında dünyanın en önemli üniversite ve araştırma merkezlerinde şimdiye kadar 133 merkez kurucu üye olarak bu işbirliğine katılmış bulunmaktalar” ifadelerinde bulundu. 


“Geleceğin Dairesel Çarpıştırıcısı Projesi’nin İçerisinde İstanbul Üniversitesi’nin Bulunması Büyük Bir Gurur Kaynağı”

Geleceğin Dairesel Çarpıştırıcısı Projesi’nin her aşamasının büyük bir çalışma sonucunda oluştuğunu belirten Prof. Dr. Kartal, “Bu projeyle ilgili, ‘Kavramsal Tasarım Raporu, CDR’ adını verdiğimiz bir rapor bile -ki binlerce sayfadan oluşuyor- ancak beş yılda yazılabildi. Beş yılda sadece tasarımla ilgili ön raporumuz oluştu. Daha sonraki beş yılda da belki teknik raporumuzu ancak tamamlayacağız ve CERN’in üst komisyonu ‘Tamam, siz bu büyük projeyi başlatın’ derse başlayacağız. Geleceğin Dairesel Çarpıştırıcısı’nın kavramsal tasarım raporunun hazırlanması için yaptığımız çalışmayı bitirdik ve yayınladık. 2019’un başlangıcı itibariyle de bütün dünyaya duyurduk. Bu çok önemli bir aşamaydı. Bunun içerisinde Türkiye’nin, özellikle İstanbul Üniversitesi’nin bulunması da bizim için ayrıca bir gurur kaynağı oldu” dedi.


“Geleceğin Bilim Adamı Olan Gençlerin Bilime Özendirilmesi Gerekiyor”

Geleceğin Dairesel Çarpıştırıcısı Projesi’nde ve bilim alanındaki diğer çalışmalarda gençlerin önemine büyük bir vurgu yapan Prof. Dr. Kartal, “Bu proje, geleceğin projesi. Dolayısıyla da geleceğin bilim adamı olmaya aday gençlerin mutlaka bu projeye özendirilmesi lazım. Burada herkes fizik çalışacak diye bir kural yok. Bu laboratuvarda belki de sayısı en az olan fizikçilerdir. Aklınıza gelen tüm mesleklerden insanlar var ve herkesin kolektif çalışması ile bir şeyler ortaya çıkıyor. İstanbul Üniversitesi CERN’deki bir deneye kurumsal temsil açısından resmi olarak ilk defa ‘FCC’ dediğimiz Geleceğin Dairesel Çarpıştırıcısı ile katılmış oldu. Daha önce bireysel katılımlar ancak söz kunusu idi. Bu proje için, benim başkanlığımdaki bir ekiple çalışıyoruz. Başta söylediğim gibi önemli olan bizim yaşımızda değil çok daha gençlerin işin içinde olması. O yüzden beni çağıran bütün ortaokul ve liselere ben bu deneyi, CERN’i anlatmak için koşa koşa gidiyorum. Onları bu konuda daha fazla bilgilendirmeye çalışıyorum. Gençlerimizi bu konularda çalışmaya yönlendirebilirsek bundan sonrası için yaşam daha güzel olacak. Bunun için bütün gençleri benimle irtibat kurmaya davet ediyorum. Bu konuda yardımcı olmaya hazırım” ifadelerinde bulundu.


“Bilime Daha Çok Yatırım Yapılmalı”

Bilim yolunda harcanan paranın getirilerine ‘WWW’ örneği ile dikkat çeken Prof. Dr. Kartal şu şekilde konuştu: “World Wide Web dediğimiz (WWW); bugün, bütün dünyanın yaşamını nerdeyse direkt olarak etkileyen, değiştiren, yönlendiren olay; bizim ‘bilgi çağı’ dediğimiz çağa girmemize sebep olan bu uygulama ilk defa CERN’de fizikçilerin kendi aralarında anlaşmak için bir sisteme ihtiyaç duymaları sonucu geliştirilmiş bir uygulama olarak ortaya çıktı. WWW, bir ihtiyaçtan doğdu. Şimdi bir başka aşamaya geçiyoruz: Bunun adı da Grid. Grid dediğimiz şeyde aynı WWW gibi dünyada çok büyük çığır açacak. Yakın zamanda Grid, çocuklarımızın içinde işler yaptığı bir alana dönüşecek. Bizim ‘Büyük Data’ dediğimiz, büyük verinin işlendiği bir mecra olacak. Bu açıdan çok önemli. Bu ve bunun gibi örneklere baktığınız zaman anlıyorsunuz ki bilime harcanacak para kesinlikle ziyan olmaz. Trilyonlar harcarsınız, boş gibi görünür ama bir ‘WWW’ o işler içerisinden çıkar. Sonrasında katrilyonlar değerinde olur. Ve bunu baştan hiç öngöremezsiniz. Yani bizim yaptığımız işleri sanayide yapılan, önceden öngörülebilir işler olarak değerlendiremeyiz. Bu aşamada bilime daha çok yatırım yapılmalı. Bilimle uğraşan insanların para bulmaya, destek bulmaya uğraşması gelişimi çok yavaşlatıyor.”


“Ülkemize Yüksek Katma Değerli Bir Şeyler Kazandırmak İstiyorsak Bunun Üretildiği Yerlerde Olmak Zorundayız”

Türkiye’nin bilimsel çalışma alanlarda fiilen daha aktif olması gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Kartal konuşmasını şu sözler ile sonlandırdı: “Ülkemizde, temel bilimler için dünyada çok önemli karşılık bulacak çalışmalar yapan bilim adamları yetişti. Yetişmeye de devam ediyor. Büyük bir bilimsel sıçrama yaşadık. Fakat bir araştırma üniversitesi olarak açıkçası bizim bir başka aşamaya gelmemiz gerektiğini düşünüyorum. Eğer ülkemize yüksek katma değerli bir şeyler kazandırmak istiyorsak bunun üretildiği yerlerde biz de olmak zorundayız. Sadece orda mı bu işler yapılabilir derseniz: Hayır. Burada, masa üstünde yapacağınız küçük deneylerle de çok önemli bilimsel çalışmaların önünü açacak çalışmalar çıkartabilirsiniz ama bu kolektif çalışmalar içerisinde üretilecek bilgiye doğrudan erişmek o bilgiyi bizim Türkiye’ye transfer edebilmemiz için gerekli. İstanbul Üniversitesi’nin bu konuda yapılan çalışmalara verdiği değerden dolayı bütün idarecilere teşekkür ediyorum.”

Haber: Kübra TOKSUN ve Ecem Yıldız ERGÜN